Siirt’te, beş bin yıl önce kurban edilmiş çocuk kalıntıları arkeolojik çalışmalar sonucu gün yüzüne çıkarıldı.
Dr Brenna Hassett öncülüğünde bir araştırma ekibi, Türkiye’deki Başur Höyük’te ölü gömme uygulamalarını inceledi. Bu mezarlıkta, MÖ 3100 ila 2800 arasında gömülmüş insanların mezarları yer alıyor.
Kazılarda, çocuk kalıntısı içeren geniş bir taş mezar ortaya çıkarıldı.
Açığa çıkarılan üç mezarda 11 kişinin kalıntıları ortaya çıkarıldı. Kadın ve erkek kalıntılarından oluşan bu mezarlar, 11 yaş ve üzerindeki genç yetişkinlerden oluşuyor.
Mezarın dışında, zengin hediyeleriyle iki kişi daha gömüldüğü belirlendi.
Brenna, “Bu mezarlar, gömülmüş olan bireylerin gençliği, gömülenlerin sayısı ve onlarla birlikte gömülen eşyaların zenginliğinden dolayı dikkat çekici.” diyor.
“Mezopotamya’daki kadınlar ve çocuklar, nadiren mezar hediyeleriyle birlikte gömülmüştü, ama bu hediyeler normalde kişisel eşyalardı.”
“Bu gençlerin kazara ya da doğal olarak ölmediklerini gösteren çok çeşitli kanıtlar var. Daha çok kurban edilmiş gibiler.”
Brenna, “Önceden, bu alandaki insan kurbanının bilinen en iyi örneği, yüzlerce mezarın kurban edilmiş olarak tanımlandığı, Ur’un Kraliyet Mezarlığı’ndaki anıtsal keşifti."
“İnsan kurban etme uygulanmasının, Mezopotamya’da ortaya çıkan karmaşık medeniyetlerin iktidarını pekiştirme biçimlerinden biri olduğu ileri sürüldü.”
“Bu keşif, bu uygulamayı 500 yıl öncesine ve 800 km’den daha fazla kuzeye taşıyor.”
Mezarda iki çocuk yatar halde gömülmüş, sekiz genç yaştaki çocukta ayakları üstünde gömülmüş. Kasıtlı bir şekilde, özenle ve zengin hediyelerle gömülmüşler.
Araştırmacılar bu insanların nasıl öldüğünü tam olarak doğrulayamasalar da, mezarın dışında bulunan en az iki kişi, doğal olmayan ölümlere işaret eder şekilde, keskin bir aletle yaralanma ve bıçaklanma gibi travma kanıtları gösteriyordu.
Özellikle genç yetişkin erkeklerden birinin kalçasında ve kafasında travma vardı ve şiddetli bir şekilde acı çekmiş gibi görünüyordu. Belki de kalçasına ve kafatasına keskin bir aletle vurulmuştu. Kafa yaraları, Ur Kraliyet Mezarlığı’ndaki kurban mezarlarında görülen kafatası travmalarına benziyordu.
Brenna, “Bu çocukların ve gençlerin katliam veya çatışmada öldürülmüş olması olası değil. Vücudun dikkatli bir şekilde yerleştirilmesi ve şiddetli ölüm kanıtları, bu kalıntıların diğer bölgelerde görülen aynı insan kurbanı modeline uyduğunu gösteriyor.” diyor.
Mezar, Ur Kraliyet Mezarlığı’ndaki mezarlarla paralellik gösteriyor.
Neden kurban edildiler?
Mezarlar, bu dönemde, güneybatı Asya’da ilk devletler kurulduğunda, büyük siyasi ve sosyal ayaklanmaların kanıtlarını gösteriyor.
İnsanları ritüel amaçlar için öldürme eylemi olan insan kurbanı, genellikle hiyerarşik merkezileşmiş toplumlarla ilişkilidir. Çeşitli ruhsal, politik, askeri veya ekonomik hedeflere ulaşmak için yapılabilir.
Mezopotamya’da bu dönemki politik karışıklık, istikrarsızlık ve kriz dönemi olduğu için, bunun gibi kurban etme işlemleri, bir kenti veya devletin nüfusunu kontrol etmenin bir yolu idi.
En kuzeyde, Üst Dicle nehri vadilerinde, Başur Höyük’te bulunan kanıtlar, insanların güçlerini göstermek için yeni yollar geliştirdiğini gösteriyor.
Başur Höyük, günümüz Irak’ının yanı sıra Türkiye, İran, Suriye ve Kuveyt bölgelerinin yaşadığı, metal işleyen kültürler ile Mezopotamya olarak bilinen bölge arasında önemli bir kavşakta yer alıyordu.
Brenna, “Bu heyecan verici keşif, dünyanın ilk devletlerin gelişimine bakışımızı değiştirecek.” diyor.
Buna ek olarak, kazılarda, aynı anda gömülmüş en az elli kişinin bulunduğu bir toplu ölüm çukuru da dahil olmak üzere, gizemli bir mezar serisi de ortaya çıktı.
Yorumlar